Hayatınıza yardımcı bilgiler
Psikoloji uçsuz bucaksız bir uçurumdur....
30 Nisan 2019 Salı
Kötü Ruh Halinin Üstesinden Gelin
5 Mart 2017 Pazar
Kontrolünüz elinizde olsun
Birini çok seversiniz kalbiniz onun icin atar her an onu özler beklersiniz sizden bir parça gibidir ki ondan gelen hata yanlış sizi depresyona da sokabilir veya sizi ölüme dahi götürebilir ki bu kalben olan bir duygudur.Bide olaya su yonden bakalım çok sağlam
Bir ısınız var ve güven duyduğunuz sahip çıkma başarı ve akıl yönünden işlerinizi takip eden birini düşünün ve bir gün öğreniyorsunuz kı hesaplardaki tüm parayı kendi hesabına geçirip gitmiş ve giderken eşinizi de yanında götürmüş kı burda ise kalben diye mantıken olan bir sevgi vardı ama durum su kı ikisi de ayni kapıya çıkıyor farkindaysaniz...
Aslında bizler önce mantıken sever sonra kalbe işleriz bu kanıya varma sebebim ise birini görür begenir ister görüşürüz severiz bu sinsile dediğim gibi beyin ve kalp arası bir yoldur.Nefret de güven de güvensizlik de hersey beyin ve kalbimiz ile yürümektedir ki kalbi atan ama beyini olen insanların nasıl tepki veremiyorsa Sayet beyni yaşayıp kalbi duran insan nasıl hareket edemiyorsa Buda onun gibi birşey iste.Burda anlatmak istediğim beyin ve kalbin kontrol mekanizması psikolojidir.Her zaman dediğim gibi anlık sevmek anlık nefret etmek anlık güvenip anlık da guven sonucu gelen zararı en aza indirebilmek psikojinize hükmetmeyi öğrendiğiniz zaman aski da güzel bulur yazarsınız parayı bulur doğru harcarsınız ve zararlardan etkilenmemiş olursunuz.Psikoloji uçsuz bucaksız bir uçurum ya bu uçurum da uçmayı öğrenin yada kendinizi bırakın assagi doğru Seçim sizin...
13 Ocak 2015 Salı
Aslında farkındalık bir psikolojik savaştır kendi benliğimize...
Deniyordu ki;
– “Arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün…” cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum…. Ama “Kendi ölümümüzü ve cenazemizi” düşünmemiz tavsiye ediliyordu…
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an… Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim…
Diyordu ki;
– “Bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız… Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın…
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün… Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin…. Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın…
Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz… Orda, o musalla taşında düşünün kendinizi seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini… Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin”..
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım…. Nişanlımı doğucak oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine…
Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini… Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…Görüyordum işte Nişanlım ayakta durmaya çalışıyordu per perişan…. Koca çınar babacığım belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla… Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını… Kardeşlerim, akrabalarım “Çok erken gitti, doyamadı oğluna..” diyordu acıyan ses tonlarıyla… Ve dostlarım… onlar da şaşkındı… Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur..” diyordu…
Bunları seyredip onlara “Hayır ölmedim, burdayım..” demek istedim hayal olduğunu unutup…Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın…
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide… Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar… Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim… Almam gereken dersi ve mesajı almıştım… Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum… Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum… Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik… Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline… Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı…
Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında… Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde….İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak…. Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım… Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin…
Canım herseyim sevdiğimin söyleyecek çok şeyi yoktu… Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti.. Ağlayacaktı aklına geldikçe… hatırlıyorum be sevdiğim seni… Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da yine kızsaydın yine tatlı kavgalar edip Varlığın ile içimi isitsaydin sohbet etseydik seninle… Bak bu doğum günüm de yine sensizim Gelmiyorsun diye kime kızıp boncuk Gözlerini görünce kime içim eriyecek tekrar tekrar seveceğim diyecek canı yanarak bir köşede…
Herseyim Benim muhteşem hatunum… Nasıl dayanır bensizliğe…O ki benim için herşeyini feda edip koşmuştu bana…Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı… Bir daha seni seviyorum diyemeyecekti…. bir daha hevesle arayamicakti seni Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne… Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün… Tek cümlesi takıldı o an içime; “Oyunbozanlık yaptın be boncuk Gözlüm hani beraber ölecektik…”
Babam – annem, o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar…Helaldi şüphesiz hakları… Bilerek hiç kırmamıştım onları…Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte… Önlerinde ve dualarına muhtaçtım… Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak…. Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek..
Diğerlerine geçmiyorum…Bu yazıyı şu an ( 14.01.2015) de yazıp sizlerle paylaştığıma göre “Diğerlerine” artık sizler de dahilsiniz… Düşünün, birgün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza “Şu hızlı araba kullanan perdeci genc vardı ya hani az toplu olan Serhan ölmüş” diye… Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız…Eminim ki nişanlım suan okurken bunu şu an ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi…Oysa ki yazarın amacı “Yaşamanın ve hala nefes alıyor olmanın kıymetini” göstermekti… Benim de öyle…Lafı çok uzattım farkındayım…Ama hayat dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili – çıkıntılı…
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM… Bilgisayardiliyle “format attım hayatıma”… sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim…
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti…Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı…
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı… belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence… Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim… Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki…
Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın…LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN… ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah’ tan başka bilen yok…
İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin…Bilerek – bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin… Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın…
Biraz Hıncal abi tarzı olacak ama, sevginizi ve verdiğiniz değeri haykırın onlara iş işten geçmeden….
Ve en önemlisi; VERDİĞİ – VERMEDİĞİ, ALDIĞI – ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’ A…
Evet… Tanışayım, tanışmayayım, yazılarımın ulaştığı ve beni gıyaben tanıyan herkes, hepiniz…Sizlerle paylaşmak, dertleşmek beni mutlu ediyor, keyif ve onur veriyor…Art niyetle kullananlara inat, interneti “Adam gibi kullanan” sizlerle aynı platformda olma şansıma şükrediyor ve bu güne kadar yolladığım yazılara gösterdiğiniz ilgi ve sabra teşekkür ediyorum…
Sizi seviyorum “okurlarım
…Herkese derin sevgi ve saygılarımla…24 Şubat 2014 Pazartesi
Siz verdikçe daha fazlasını isteyenler...
Siz sevdikçe daha fazla sev isteyenler
Siz iyi oldukça daha çok isteyenler
Paylaştıkça daha aç gözlü olanlar vs örneği çok değil mi,
Can diyip sarıp sarmaladığınız kendinizden parça olarak gördüğünüz insan bile öyle anlar da öyle şeyler yapıyor ki tanıyamıyorsunuz.
Dedim ya hayat çok garip önemli olan kendi fıtratımıza uygun es dost arkadas secmek ve onlara gereken değerli vermek yoksa zaman ve duygu olarak ağır kayıplar verıyoruz.İnsanlar kendi iç dünyalarında ki menfi düşünceler ile kendi renklerini zaman için de belli ederler sadece zaman kaybı olarak görürüz belkı ama aslında kayıp çok büyüktür.İnsanlık deger ve yakınlık duygularımızı kaybetmenın yanı sıra en onemlısı duyulan güvenın yok olması büyük sorun aslında.
Yasama bicimi ve kalıte olarak ınsanın ıcın işleyen bı takım davranış bıcımlerı vardır.Bunlar ınsanları göründüğünden farklı kılmaya yarayan araç dışında ınsanı degerlerın ortays çıkmasında büyük rol oynar. .
İşin özü şudur ki yasam bıcımımıze aılemızde iç dünyamızda kı fıtrata uygun yakınlar secmek bunlar ıle mutluluğa hergüne yaklaşmak onemlıdır bu sadece kendınız iyi hıssetmeye yaramaz gelecektekı yasam bıcımınıze ve sizden oluşacak olan bıreylere de güzel bır gelecek saglıcaktır.
UNUTMAYIN HERSEY MADDIYAT DEĞILDIR....
23 Şubat 2014 Pazar
Gerçek AŞK
Bu yaşıma kadar geçirmiş olduğum en berbat haftasonundan ve uzunca bir aradan sonra yeni blog yazımda sizlerleyim,
Bugünkü konumuz gercek aşk okunduğunuz zaman he bildiğimiz şeyleri yazacak diye geçirmeyin aklınızdan insan beyni gerçekten üstün bir mekanizma bunu yalnız kaldığım ben neredeyim kimim ne için yasıyorum soruları arasında bocalarken benim için önemli olan bir insanın anlık da olsa hayatımdan çıkması sonucu daha iyi anladım.
Kimi zaman sadece egolarımızı tatmin ederken aslında karşımızdakilere ne büyük yaralar verdimizin farkında değiliz.
GERÇEK AŞK çoğumuz normalde aşık olduğumuzu sanırız sadece aslında olmayız isteriz ki o benim malım olsun dediğimi yapsın ben ne istersem öyle davransın aslında bu sadece egodan ibaret bir kavram düşünce biçimi gercekten aşık oldugunuzu sımdı sorgulayın aslında asık olmak ıcın önce kendınızı sevmenız gerekır sınır ve sorunları aşamanız gerekir sonrası zaten kendınden oluşur asık olmak sevdıgının kanadı olmaktır kırmak degıldır onu bıseye sabıtlemek yerine uçmasını özgür kalmasını sağlamaktır .
Ask başka ılıskı baska şeydir kı ılıskı başladığı an AŞK bıter.
Kısaca söyle acıklanabılır kı bu'da asık olan ınsan onsuz duramam dıyorsa o heyecanı o duyguları taze tutmak ısıtıyorsa ona bır yardımcı bır sırdaş bır dost olmalı onu herzaman her konuda destekleyıp olduğu gıbı kabul etmesı gerekıyor kı söyler düşünelim bırı size durmadan hukmedıyor durmadan sızi istediği konuma çekıyor rahatsız olmazmısınız olursunuz ama sevginiz varsa görmezden gelır kırmamak adı altında devam edersınız aslında bu sızde bıseylerı bıtırır bunu da fark edınce geç olur genelde bayanlar boyledır erkekler herzaman kı gıbı ıstedıgı olsun ister kadın da hep aman ıyı gıtsın o uzulmesın dıye buna sabreder gun gelir mutlu son bekleyen erkek acı son ıle karşılaşır sonra da kadının adına argo sekilde koyar ve o ınsanı yanlış yapmakla suclar sadece duşunun bır parmağı ne kadar sıkı bağlarsanız bağlayın belkı sabıt bırakabılırsınız ama ömrü kısa olur çünkü kangren olan parmak kesılır.
Sevdıgım dedıgınız ınsana saygı duyun onun da dusuncelerını görün onun da sorunları olabılıcegını unutmayın kı ektıgınız kadar bıcersınız.
TEŞEKKÜRLER